Orhan Türkdoğan
1926 yılında Malatya'da doğdu. İlk, orta ve lise öğrenimini bu ilde tamamladı. 1955 yılında Ankara
Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Felsefe ve Sosyoloji bölümünden mezun oldu. 1955-
59 yılları arasında Malatya Lisesi felsefe öğretmenliğinde bulundu. 1959 yılında Atatürk Üniversitesi
Fen-Edebiyat Fakültesi Sosyoloji asistanlığına atandı. 1962 yılında doktor, 1967'de doçent, 1971
yılında da profesörlük unvanını aldı.
Türkdoğan, 1962-64 yı l lar ında ABD'nin Nebraska ve Missouri Üniversitelerinde "yeniliğin
yayılması", Sağlık Üniversitesinde birinci kuşak Türk işçileri üzerinde araştırmalarını yürüttü. Yine,
1980'de Alman devletinin isteği üzerine, "Hastalık Sistemi" (Medical Sociology) ve "etnik gruplar"
üzerindeki araştırmalarını sürdürdü. 1971 yılında, Alman devletinin davetlisi olarak, Hohenheim Üniversitesinde,
ikinci kuşak Türk işçilerinin toplumsal uyumsuzluk ve kültürel entegrasyon gibi temel
sorunlarını incelemiştir.
1980 yılında terör ve şiddet olayları ile ilgili olarak, kaynak araştırmaları için St. Andrews/İskoçya
Üniversitesinde görev almış ve yerel terör örgütlerinin stratejilerini inceleyerek, ülkemiz terör ve
şiddet olaylarının sosyal ve antropolojik yönleriyle olan bağlantılı bir araştırma yürütmüştür.
1985-1995 yıllarında, Bolu Abant İzzet Baysal Üniversitesinin kuruluşu ve oluşumunda on yıl süreyle
görevini yürütmüş ve 1995-2004 döneminde, Gebze Yüksek Teknoloji Enstitüsü İşletme Fakültesi'nde
görevini sürdürmüş ve bu enstitüden emekli olmuştur.
Türkdoğan, 1959 yılından itibaren ülkemizde yaşayan Rus kökenli Molakanlar, Estonlar, Kozaklar,
Polonezler, Süryaniler gibi dış etnik gruplar yanında, yerel Alevi-Sünni Kürt ve Zaza halkları
üzerindeki saha araştırmalarını da sürdürmüş ve ilk kez ülkemizde yaşayan tüm yerli-yabancı
etnik grupların sosyal varlık alanlarını 1995 yılında Etnik Sosyoloji adı altında yayınlamıştır.
Ayrıca, Türkiye genelinde 17 il ve 45 ocakta yaşayan Alevi-Bektaşi grupları ile Doğu-
Güneydoğu yörelerinde egemen olan 21 kadar kabile ve aşiret kuruluşlarını da yine aralarında
yaşayarak, 1995 ve 1997 yıllarında Türk kamuoyuna sunmuştur.
Şu ana kadar Atatürk Üniversitesi 15, Milli Eğitim Bakanlığı 3, Turizm ve Kültür Bakanlığı
1, ABD ise yine "Molokans in Turkey" adlı bir eserini İngilizce olarak yayınlanmıştır (The Social
Structure of Molokans, Etienne Dunn, 1984).
Ayrıca, yabancı dergilerde yayınlanmış bilimsel makaleleri de mevcuttur:1) L'Installation
Das Immigrant Kazaks Dans Un Bourg (Ural-Altaische Jahrbucker, Wiesbaden, Band 43, 1971);
2) Descent Affinity and Ritual Relations in Eastern Turkey, (American Anthropologist, vol. 75,
Oct. 1973);3)The Development of Turkish Social Anthropology, (Current Anthropology, vol. 17,
No: 2, June 1976).
Prof. Dr. Türkdoğan, 2008 yılında da Türkiye Büyük Millet Meclisi onur ödülüne layık görülmüştür.
Kitapları:
-
"...Hazarlar, tarih sahnesinde bir güç kaynağı olarak üç yüz yılı aşan bir süre içinde önemli roller oynamıştır. Üç kıta parçası üzerinde bu gücünü duyurmuş, hatta Hristiyanlık-İslamiyet gibi evrensel dinlerle tanışmış, ...
-
Sosyolojik yönden Türk toplumu, tarihsel mirasları ve kültür kodları da göz önüne alındığında, günümüzde radikal sorunları olan bir ülke konumuna gelmiştir. Avrupa Birliği sürecinde bu oluşumlar giderek daha da karmaşık ...
-
Bölgenin dinamik sorunlarına yönelik iyileştirici girişimler, sosyo-ekonomik ve benzeri radikal reformlar gündeme gelmediği sürece, Doğu ve Güneydoğu yörelerimiz toplumsal şiddetin odak noktası olmakta devam edecektir. Bu nedenle kalkınmanın bütüncül (holistic) ...
-
Osmanlıdan günümüze "köylülük" (rurality) kimliğini sürdüren ülkemizde, ne yazık ki köy sosyolojisi bir toplumbilimi dalı olarak istenilen düzeyde gereken ilgiyi görememiştir. Bunun da başlıca nedeni, akademik kuruluşlarda Batı kökenli sosyoloji ...
-
Tarih felsefesi göstermiştir ki, toplumlar zaman zaman «sosyal fetret» devrelerini yaşamaktadırlar. 12 Eylül öncesi içine sürüklenmiş olduğumuz bu siyasi, iktisadi ve sosyal çalkantılardan kaynaklanan «kaosu» da Türk milleti yenmesini bilecektir. ...
-
Cumhuriyet sonrası Türk sosyolojisinin bu ikinci döneminde, özellikle toplum dinamiğinin önemli bir boyutunu oluşturan terör ve anarşik olaylar, Alevi-Bektaşi kültürü, aşiret ve kabile olgusu, etnik - azınlık sorunları, milli kimlik ...
-
Son yıllarda, küreselleşme ve Avrupa Birliği sürecinde hızla yayılan anarko-kapitalizm zihniyeti, toplum yapımız ve kültür değerlerimizde büyük çöküntülere neden olmaktadır. Bu sebeple, ekonomik sistemimize yeni bir ruh ve zihniyet (ideoloji) ...
-
Sanayileşme olgusu, gözleneceği üzere potansiyel yığılımın, yeniliğe açılımların ve toplumsal dokunun biçimlenmesi, yaratıcı zekânın evrensel imaja yön vermesi açısından bir atılımdır. Bu açıdan bakıldığında, Türk toplumunun kıtalar arası hareketliliği, göçler ...
-
Türkiye Cumhuriyeti'ni kuran Türk halkına Türk milleti denir. Bugünkü Türk milleti, siyasal ve toplumsal bütünlüğü içinde kendilerine Kürtlük fikri, Çerkezlik fikri ve hatta Lazlık fikri veya Boşnaklık fikri propaganda edilmek ...
-
Hızlı değişen çoğulcu toplumlar günümüzde çok köklü problemlerle karşı karşıya bulunmaktadırlar. Bunların en önemlilerinden biri de sosyal hareketlerdir. Sosyal hareketler, toplumda yeni bir hayat tarzını, yeni bir model oluşturmak için ...
-
İstanbul, tarihsel gelişim süreci içinde çok boyutlu kültürel değerleri, yoksul-zengin yapılaşması, yüzyıllarca Balkanlar ve Anadolu'nun çeşitli yörelerinden gelen göçler ve etnik grupların yerleşimleri ve imparatorluğun payitahtı olması gibi çok yönlü ...
-
"Gökalp Sosyolojisi, asgari 500 yıldan beri kimliğini yitirmiş bir topluma, bir yanda ulus-devlet olmanın, öte yandan da Kemalist sistemle birliktelik sağlayarak kimliğimizi kazanmanın yolunu açmıştır. Ülkemiz, şu anda Avrupa Birliği sürecinde ...
-
Kemalist sistem, Cumhuriyeti kuran, asker kökenli bir devlet adamının sosyolojik görüş, düşünce yapısı ve olaylara yönelik bakış açısının bir yansımasıdır. Bu nedenle sistem, günümüzde ileri sürüldüğü gibi bir ideolojinin ötesinde, ...
-
Şu anda bir tayf analizi yapmak gerekirse, Türk toplum yapısı "Büyük Değişme " içindedir. Dün toplum düzenini sağlayan norm ve değerler, bugün yerlerini yeni oluşumlara terk etmek durumda kalmıştır. Belirttiğimiz gibi, ...
-
"Türk toplumunun, günümüz dinamik yapılaşmasından biri de, gözlendiği üzere, aşiret-kabile yapılaşmaları ve bunların Zaza-Kürt biçiminde algılanmaları gerçeğidir. Bu oluşum, Parlamentoda, iletişim organları ve akademik çevrelerde her vesile ile gündeme gelmekte, ...