Fatma Aliye Hanım
Fatma Aliye Hanım (1862-1936): "İlk kadın felsefecimiz." Ünlü devlet adamı, tarihçi ve hukukçu Ahmet Cevdet Paşa'nın iki kızından biri, matematikçi ve mantıkçı Ali Sedat'ın kızkardeşi olan Fatma Aliye Hanım, 1862 yılında İstan-bul'da doğdu. Yüksek bir Osmanlı bürokratının konağında, döneminde Avru-palı kadınların bile sahip olmadığı eğitim imkânları içinde yetişti. Babasından Şark felsefesi ve Arapça dersleri aldı. Ağabeyi Ali Sedat'ın aldığı özel derslere iştirak etti. Konağın zengin kütüphanesinde sürekli okuma fırsatı buldu. Fran-sızca öğrenme merakı ortaya çıkınca, babası onun için de özel hoca tuttu; Arap-ça ve Fransızca'nın yanı sıra tarih, felsefe, hukuk, fizik, kimya ve matematik dersleri aldı. Yazmaya Fransızca'dan yaptığı çevirilerle başladı. İlk çevirisi Ge-orges Ohnet'nin Volonté adlı romanıdır. O dönemde edebiyatla uğraşmak kadın-lar için hoş karşılanmadığından, çevirisi Meram adı ve "Bir Hanım" imzasıyla yayınlandı (1899). Sonraları "Mütercime-i Meram" olarak tanındı ve birçok ma-kalesi bu adla yayınlandı. Fatma Aliye Hanım'ın felsefeye merakı da çok erken yaşlarda, Cevdet Paşa konağının entelektüel atmosferi ve Ali Sedat'ın ilgileri et-kisiyle başladı. Babası, ağabeyi ve arkadaşlarıyla felsefe tartışmalarına girdi. Aristoteles ve Platon ile İbn Rüşd ve Gazzâlî'nin felsefelerini karşılaştırdı. Erken başlayan bu felsefi ilgilerle, 1889'da Terâcim-i Ahvâl-i Felâsife ve Tedkîk-i Ecsâm başlıklı eserlerini kaleme aldı. Terâcim-i Ahvâl-i Felâsife'de ilkçağ Yunan felsefesi tarihini, İslâm dünyasının bilim, felsefe ve kelam tarihiyle birlikte ele aldı. Tedkîk Ecsâm'da kültür dünyamızda ilk materyalizm eleştirilerinden birini ortaya koy-du. Kahramanları kadın olan öyküler ve romanlar yazdı. Romanlarında zaman zaman toplumsal sorunları ele aldı, felsefeye yer verdi. Fatma Aliye Hanım, ilk kadın hakları savunucularındandır. Nâmdârân-ı Zenân-ı İslâmiyân (1899-1901), Nisvân-ı İslâm (1891) ve Ta'addüd-i Zevcâta Zeyl (1898-1899) başlıklı eserlerinde, kadının toplum ve aile içindeki konumunu geliştirmeye, İslâm'ın başlangıçtan beri savunmuş olduğu ilkeleri ortaya koymaya çalıştı. Böylece geleneksel görüş-lere karşı koymanın yanı sıra, Osmanlı kadınının İslâmiyet nedeniyle geri kaldı-ğını öne sürenlere karşı da bir savunma yaparak, Osmanlı kadın hareketi bağ-lamında, hem geleneğe hem Batı'ya karşı duran yeni bir kadın tipini biçimlen-dirdi. Ayrıca, bilinen ilk resmi kadın derneğimiz Cemiyyet-i İmdâdiyye'nin de (1908) kurucusuydu.
Başlıca eserleri şunlardır: Merâm (Georges Ohnet'nin Volonté [1888] adlı romanının çevirisi, 1889); Hayâl ve Hakîkat (roman, Ahmed Midhat Efendi ile bir-likte, 1891; Hayal ve Hakikat, Eylül Yay., İstanbul, 2002); Muhâzarât (roman, 1891; Muhaderat, Klas Yay., İstanbul, 2004); Ref'et (roman, 1897); Ûdî (roman, Fransız-ca'ya çevrildi, 1899; Udî, Selis Yayınları, İstanbul, 2002); Enîn (roman, 1912); Nisvân-ı İslâm (anı-inceleme, tefrika, Fransızca, İngilizce ve Arapça'ya çevrildi, 1891); Levâyih-i Hayat (roman-mektuplar, 1897-1898; Hayattan Sahneler, Boğaziçi Üniv. Yay., İstanbul, 2002); Ta'addüd-i Zevcâta Zeyl (deneme-araştırma, 1898-1899); Terâcim-i Ahvâl-i Felâsife (felsefe tarihi, 1899-1900); Tedkîk-i Ecsâm (mater-yalizm eleştirisi, 1899-1900) Nâmdârân-ı Zenân-ı İslâmiyân (biyografiler, 1899-1901); Ahmet Cevdet Paşa ve Zamânı (hâtırât-biyografi, 1912-1913; Ahmet Cevdet Paşa ve Zamanı, Pınar Yay., İstanbul, 1994); Kosova Zaferi-Ankara Hezîmeti (tarih, 1912-1913); Tezâhür-i Hakîkat. Fatma Aliye Hanım'ın evrakı, İstanbul Büyükşehir Belediyesi Atatürk Kitaplığı koleksiyonunda yer almaktadır. Ayrıca Fatma Ali-ye Hanım hakkında Ahmed Midhat tarafından yazılan bir biyografi için bkz., Ahmed Midhat, Fatma Aliye Hanım yahud Bir Muharrîre-i Osmâniyye'nin Neş'eti, Kırk Anbar Matbaası, İstanbul 1311/1894 (Bir Osmanlı Kadın Yazarının Doğuşu, haz. Bedia Ermat, Sel Yayıncılık, İstanbul, 1994).
Kitapları:
-
*Fatma Aliye Hanım'ın Vefatının 80. Yılında İlk Kez Yayınlanan Yazma Eseri* "Medeniyet bir sel gibidir. Ona karşı konulmak, ona engel olunmak, karşısına set çekmek istenilirse şiddetle hücum ederek oralarını berbat ve ...
-
Bir zamanlar, filozof denildi mi, bundan dinsiz, derbeder, serseri bitakım insanlar anlayanlarımız pek çok idi. Hamd olsun, şu ilerleme dönemimizde kadınlarımız dahi şimdi bunu anlıyorlarsa da, meşhur filizofların biyografilerine dair ...
-
"Malumdur ki, bugün materyalistlik pek ziyade meydan almıştır. Ruhaniyeti inkâr ile onun maddi kuvvetlerden ibaret bulunduğu ve insan bedeninin mükemmel bir makine olup sırf fizyolojik ısı ile idare olunduğu itikadında ...
1